TARIM VE TURİZM İÇ İÇE: AGROTURİZM

Teknolojinin arttığı, iletişim kanallarının çeşitlendiği yoğun görevlerle yüklü olduğumuz bu modern dünyada, daha anlamlı ve samimi deneyimlerin, birbirimizle, doğayla, çevremizle kurduğumuz gerçek bağların, yavaşlamanın ve yerel kalmanın özlemini çekiyoruz bazen. Seçme şansımızın olduğu özellikle tatil ya da seyahat gibi rahatlama ve kendimize vakit ayırma durumlarında da bu özlemimizi giderecek alternatiflere yöneliyoruz. Başlangıçta küçük çaplı ev paylaşım platformu olarak hayata geçirilen Airbnb’nin bu denli yükselişi ve yöresel ev konaklamalarına olan talebin artması belki de coğrafi farklılıkları, yerel kültürü ve bölge insanının yaşantılarını deneyimlemeye duyulan arzunun göstergesi.

Lüks ve seçkin tatil köylerinde yerel hayattan izole günler geçirmek, garip kokulu standart oda tasarımları, ekstra ütülü, abartılmış tekstil ürünleriyle donatılmış oteller, sıradan tatlara sahip benzer menüler, tekdüze hâle gelmiş otel hizmetleri sana da sıkıcı geliyor mu? Bu yazımızda giderek daha fazla talep gören ekolojik ve sürdürülebilir bir turizm çeşidinden bahsedeceğiz: Agroturizm. Tarım ve turizmin kesiştiği nokta olarak basitçe ifade edebileceğimiz bu terim, Türkçeye tarım turizmi olarak uyarlanabilir.

Tarım turizminde, insanları tarımsal işletmeleri ziyaret etmeye çekerken, çiftlik gelirini artırmak ve çiftliğin ayakta kalmasını sağlamak hedeflenir. Ziyaretçiler için de tarımla ilgili eğitim, deneyim ve eğlence yaratılır. Toprağı seven, tarım sürecini merak edenler için huzur buldukları ve kendilerini geliştirdikleri bir tatil olurken, çiftçi ve çiftlik tarafında ise ekonomilerine katkı sağlanmış olur. Bu turizm biçimi, kentsel ve kırsal arasında bağ kurulmasını da desteklemiş olur.

Tarım ve turizmin bu dinamik karışımı, yalnızca kırsal ekonomileri canlandırmakla kalmaz, aynı zamanda kent sakinlerine beton ormanlarından harika bir kaçış fırsatı da sunar. Ziyaretçilerin bir çiftlikte yaşamı deneyimlemelerine, tarımsal faaliyetlerde bulunmalarına ve yiyeceklerinin nereden geldiğini daha iyi anlamalarına olanak tanır. Meyve ve sebze toplamak, çiftlikten sofraya yemeğin her sürecine dahil olmak, hayvanları beslemek ve gerekli bakımlarını yapmak, sürdürülebilir çiftçilik uygulamaları hakkında bilgi edinmek katılımcıların bu çiftliklerde yaptığı aktivitelerden sadece birkaçı.

Gönüllülük esasına dayalı çiftliklerde, yapılan işler karşılığında ziyaretçilerin konaklama ve yeme-içme ihtiyaçları karşılanıyor. Sınırlı vakti olan ve bu işleri yapmak istemeyen ama kırsal hayata ilgi duyan ziyaretçiler ise konaklama ücretlerini ödeyerek bu çiftlikleri ziyaret edebilirler ve bu ambiansı hissetmiş olurlar. Ayrıca çok özel hizmetler veren ultra lüks agroturizm tesislerinin olduğunu da belirtelim. Tarım turizminin çeşidi, örneğin İtalya’da olduğu gibi ziyaretçinin çiftlik işleyişindeki katılımının türü ve yoğunluğuna göre belirleniyor fakat gün geçtikçe diğer formlar da sürekli olarak ortaya çıkıyor. Ek olarak, tarım turizmi sunulan konaklama türüne göre de çitlikte lüks tatil tesisi, çiftlik evinde oda-kahvaltı, çadırda konaklama veya glamping gibi kategorilere ayrılabilir.

TARIM TURİZMİNE İLGİ NASIL ARTTI?

Forbes’te yayımlanan 30 Kasım 2022 tarihli makaleye göre, tarım odaklı bu son trendin yükselmesinin arkasında birkaç neden var: Covid-19 salgını insanların seyahat planlarını yapma biçimini değiştirdi ve tarım turizmi, farklı ve güvenli bir açık hava deneyimi arayanlar için popüler bir seçenek olarak ortaya çıktı. 2020’de, ayçiçeği çiftlikleriyle ilgili hikâyeler viral oldu ve insanları karantinadan çıkarıp sosyal mesafeye uyarak güneşli bir gün geçirmeye özendirdi. Özellikle milenyum kuşağı ve Z kuşağı olmak üzere daha genç tüketiciler de yiyeceklerinin kaynağı ve kalitesi konusunda giderek daha fazla endişe duymaya başladı. Yiyeceklerinin nerede ve nasıl üretildiğini öğrenme fırsatı sunan deneyimler aramaya başladılar. Tarım turizmi mekânları, ziyaretçilerin meyve ve sebze hasadından sürdürülebilir tarım uygulamaları hakkında bilgi edinmeye kadar çiftçilik dünyasına bir bakış atmaları için mükemmel bir platform sunuyor. Bunu kullanan Instagram ve TikTok gibi platformlardaki yüksek takipçisi olan gezginler de tarım turizminin yükselişinde önemli bir rol oynadı. Çiftlik hayatına ilk elden bakışlarıyla, kentte yaşayanların dikkatini çektiler ve kırsal yaşam tarzına ve tarım sektörüne ilgi uyandırdılar. Bu tarz sosyal medya hesapları için tarım turizmi mekânlarında fotoğraf çekimleri ve video içerikleri popüler oldu. Pitoresk tarlalar ve sevimli yavru hayvanlarla bu mekânlar, sosyal medyada varlığını artırmaya yarayacak, Instagram’a layık çekimler için mükemmel bir fon sağlıyor.

İTALYA’DAKİ RÜYA GİBİ ÇİFTLİK EVLERİ İLHAM OLDU

Peki, çiftliklerde, kırsal alanda tatil fikri nasıl ortaya çıktı? Tüm dünyada en çok ziyaret edilen ülkeler arasında yer alan İtalya, tarımsal turizm kavramını dünyayla tanıştırdı. Ülkenin kırsal geçmişinden uzaklaşmaya başladığı dönemlerde, özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra insanların köylerden göçmesini engelleme çabası olarak doğdu. 1973’te ise, turistlerin çiftliklerde kalıp çiftçilerden kırsal yaşam hakkında bilgi edinebilmeleri için kendi dillerinde “agritourismo” olan çiftlik evi tanımı resmi olarak oluşturuldu. Tarım turizmi sayesinde İtalyan kırsalı, önemli sayıda değerli tarihi çiftlik binasını kurtarabildi ve geleneksel tarımı koruyabildi.

TÜRKİYE’DE TA-TU-TA PROJESİ BÜYÜYOR

Türkiye’deki tarım turizmi uygulamalarına bakıldığında ise, Buğday Derneği’nin TaTuTa projesi ile bu konuda öncülük yaptığı görülüyor. TaTuTa “Ekolojik Çiftliklerde Tarım Turizmi ve Gönüllü Bilgi, Tecrübe Takası” projesinin kısa adı. Projenin ana amacı, Türkiye’de ekolojik tarımla geçinen çiftçi ailelerine mali, gönüllü işgücü veya bilgi desteği sağlayarak, ekolojik tarımı teşvik etmek ve sürdürülebilirliğini sağlamak. TaTuTa, 2004 yılından bu yana dünya genelinde yaklaşık olarak 100 ülkede ve 11 binin üzerinde eko-çiftliğin üye olduğu WWOOF (Worldwide Opportunities on Organic Farms / Organik Çiftliklerde Uluslararası Fırsatlar) Türkiye temsilciliğini yürütüyor. WWOOF dünya genelinde sürdürülebilirliğe teşvik sağlamak amacıyla gönüllü katılımcılar ile ekolojik çiftlikleri birbirine bağlayan bir oluşum.

TaTuTa çiftliklerine iki farklı şekilde katılım sağlanıyor. Birinde gönüllü olarak katılan ziyaretçiler, çiftlik işlerinde belirlenen görevleri hiçbir şekilde ücret almadan tamamlıyor. Çiftlik, gönüllülerin konaklama ve yeme-içme ihtiyaçlarını karşılıyor. Genelde gönüllü katılımcılar için minimum konaklama süresi isteniyor. Günlük yaklaşık olarak 6 saat tarım veya hayvancılık ile ilgili bir çiftlikte çalışarak zamanlarını geçiriyorlar. Bu sayede gönüllüler ile çiftçiler karşılıklı bilgi ve deneyim faaliyetinde bulunma şansı yakalıyor. İkinci seçenek ise konuk kabul eden çiftliklerde, ziyaretçiler konaklıyor ve ücretini doğrudan çiftliğe ödüyor. Kırsal bir alanda ya da çiftlik evinde doğa dostu tatil yapma şansını yakalıyorlar.  Bu tarz çiftlikler konaklama başta olmak üzere çeşitli hizmetler sunuyorlar. Bu projedeki çiftliklere katılım ve rezervasyon Gençtur aracılığı ile oluyor.

TARIM TURİZMİ NASIL FAYDALAR SAĞLIYOR?

Tarım turizminin en önemli faydası benzer ilgi alanlarındaki insanları buluşturuyor olmasından kaynaklanıyor. Ekolojik yaşam hareketinin içerisindeki gruplar ve bireyler arasındaki iletişim güçleniyor. Şehirde yaşayan insanlar, ekolojik çiftliklerdeki yaşamı deneyimleyerek, ekolojik yaşam ile ilgili sorumluluklarını içselleştiriyor ve böylece günlük yaşamında daha fazla uygulama şansı elde ediyor. Tüketici ve üretici, faaliyetlerinde ilk elden ekolojik yöntem, deneyim ve bilgi paylaşımı yapabiliyor yani birebir iletişime geçmiş oluyorlar.

Agroturizmde kitle turizminde gördüğümüz büyük yapılar şeklinde tasarlanmış oteller yerine doğal yaşamla uyumlu yapılar kendine yer edinir. Dahası yapılar doğa dostu mimari özelliklere sahip olur ve bu yapılar doğada bulunan malzemelerle yapılır. Geniş hacimli oteller yerine yerel mimariye ait evler pansiyona, otele ya da restorana dönüştürülür. Ekolojik açıdan fayda sağlamasının yanı sıra sosyokültürel yönden de sürdürülebilirliği amaçlar. Konuklar yerel kültürü öğrenmeye, gözlemlemeye geldikleri için ona zarar vermek yerine korurlar.

Hem ekonomik açıdan hem de artık yeterince ilgi görmeyen el sanatları, zanaatkârlar ve yöresel yemekler yeniden yaygınlaşma imkânı bulur. Yaygın mutfak kültürünün korunması ve iletilmesi ile bölgeye has tarım ürünlerine de talep artar. Ev usulünde konservelerin hazırlanması, geleneksel şekilde zeytinyağı üretilmesi, el işi ürünlerinin hazırlanması gibi yöresel değerler yaşatılmaya devam eder.

HAYALİNDEKİ ÇİFTLİĞİ BUL!

Tarım turizmini destekleyerek, yalnızca unutulmaz bir deneyim yaşamakla kalmaz, aynı zamanda kırsal toplulukların ve tarım sektörünün genel olarak sürdürülmesine de yardımcı olabilirsin. Çiftliklerini gezginlere açan çiftçiler, dünyalarını başkalarıyla paylaşma şansı elde ederken, çiftliklerde konaklayan misafirler doğal çevrenin, çiftlikten yeni çıkmış yiyeceklerin ve sıcak misafirperverliğin tadını çıkarırlar. Bu karşılıklı olarak faydalı turizm biçimi, gezginlere yerel kültürden unutulmaz tatlar ve çiftlik deneyimleri sunarken, çiftlik ekosisteminin değişen ekonomik şartlarda daha dayanıklı olmasını sağlar. Daha sorumlu bir gezgin olmak, hiç bu kadar zenginleştirici olmamıştı! Sen de hayalindeki çiftlik yaşamını deneyimlemek için, Türkiye’deki ve dünyadaki çiftlikleri araştırabilir, nasıl bir çiftlik türünde kalarak hangi tarım ürünlerine odaklanabileceğine karar verebilirsin. Tüm maceran boyunca sana eşlik edecek kıyafet ve ekipman için The Moose Bay ürünlerine göz atabilirsin.

Doğa severlere doğaya çıkış yolu açmak ve buradan aldığı ilhamla stil önerileri, ipuçları ve çok daha fazlası ile
 The Moose Blog
 şimdi sizlerle

Bizi Takip Edin