KEŞFETMEZSEN OLMAZ: GÖKÇEADA

Türkiye’nin en batı ucu, en büyük adası, “cittaslow” ünvanına sahip en sakin adası, en bol tatlı su kaynağı olan adası, en bakir adası… Tüm bu “en”ler listesine sahip Gökçeada, belki senin de en sevdiğin, maceraların en doğalına açılacağın, rüzgâra en çok doyacağın ada olacak! Daha önce gidip gördüysen doğa sever biri olarak büyüsünden kurtulamamışsındır kesin. Bugüne kadar hiç gitmediysen eğer, çok şey kaçırmışsın demek! Senin için hazırladığımız Gökçeada rehberine baktıktan sonra seyahat için kendine uygun bir zaman aralığı belirleyebilirsin.
Yılın büyük bölümünde rüzgâr alan Gökçeada, sörf yapmayı sevenler için rüya gibi, yapılaşmadan uzak kendine özgü coğrafyasıyla trekking severler için de pek çok alternatif rotaya sahip. Kalabalıktan uzak yerler arayan, doğa sporlarına meraklı gezginler için nadir bulunan güzellikte. Ada’da zaman adeta kendi ritminde akıyor. Yetişecek bir yer yok, trafik yok, telaş yok… Bolca kaynak sunan, uçsuz bucaksız topraklarda, rüzgâra kendilerini bırakarak anın keyfini çıkarmak kalıyor adalılara. Ada’ya ulaşmanın tek yolu olan feribota, Çanakkale Kabatepe Limanı’ndan atılan ilk adımda gelen rahatlama hissi ile birlikte, adanın hâletiruhiyesi ziyaretçileri de sarmaya başlıyor! Gökçeada, 2011’de Uluslararası Cittaslow Birliği’ne dahil olarak, diğer sakin yerleşim yerleri arasına katıldı. Hatta dünyanın ilk cittaslow adası oldu.
RÜZGÂRIN GETİRDİĞİ NİMETLER
Gökçeada, rüzgârın neredeyse hiç durmadığı bir yer. Senenin ortalama 300 günü yani büyük bir bölümü rüzgârlı geçiyor. Dolayısıyla burada yaşamı rüzgâr şekillendiriyor. Adanın latif rüzgârını bir kez tadanlar müptelası oluyor. Adanın hâkim rüzgâr yönü ise kuzeydoğu yani poyraz. Yazın çok sıcak günlerinde, rüzgârın serinletici etkisi, bunalmadan günü geçirme imkânı veriyor. Düşük nem oranı ve rüzgâr sayesinde yaz günleri ne kadar sıcak olursa olsun, bunaltıcı geçmiyor. Ayrıca rüzgâr ne kadar sert eserse essin, denize girilebilecek sakin bir koy bulunabiliyor. Rüzgârın yönünü belirledikten sonra gerisi kolay. Rüzgâr kuzeyden esiyorsa güneydeki, güneyden esiyorsa kuzeydeki koylar denize girmek için uygun oluyor.
Gökçeada denizi, Türkiye’nin en temiz denizlerinden biri olarak, yüzmek, dalış ve sörf yapmak için çok ideal. Adanın özellikle güney kıyılarındaki uzun kumsallar ve bakir koylar en çok tercih edilenler. Gökçeada rüzgârlı iklimi ve coğrafyası sayesinde sadece Türkiye’nin değil dünyanın önde gelen sörf merkezlerinden biri sayılıyor.
Ada’nın güneydoğusunda yer alan Kefalos diğer adıyla Aydıncık, altın kumsalı ve pırıl pırıl denizi ile hem deniz hem de sörf keyfi yapmak için ideal bir plaj. Neredeyse 2 kilometre uzunluğunda olan plajın bir bölümünde şezlong, şemsiye ve yemek hizmeti alabileceğin tesisler bulunuyor. Kefalos, çabuk derinleşmeyen sığ suları ve stabil rüzgârı ile sörfe yeni başlayanlar için oldukça uygun. Rüzgâr sörfü ve kite sörf eğitimi veren bir merkez de var. Ayrıca ekipman kiralama hizmeti de veriyorlar. Eğer kite sörf meraklısıysan burnun hemen arkasındaki Eşelek, denize girmek için olmasa da kite için ideal. Burada da yine kitesurf eğitimi veren ve ekipman kiralayan merkezler mevcut.
GÖKÇEADA’DA DALIŞ
Zengin sualtı dünyası ile Gökçeada, Kuzey Ege’de dalış yapılacak ideal yerlerden biri. Türkiye’nin ilk ve tek sualtı parkı da burada bulunuyor. Gökçeada’nın kuzeydoğusunda, Kaleköy ve Kuzu Limanı arasında kalan bu bölge, zengin biyolojik çeşitliliği ve eşsiz güzellikleri ile deniz tutkunları ve doğa severler için keşfedilmesi gereken bir cennet. Bölgede koruma altında olan birçok deniz canlısı bulunuyor. Burada dalış yapmanın avantajlarından bir diğeri ise sualtı görüş mesafesinin yüksek olması, bu da dalıştan alınan zevki büyük ölçüde etkiliyor.
Sualtı Parkı sınırlarında ziyaretçileri karşılayan bir tanıtım ofisi yok, rehberli dalış ve eğitim gezileri düzenlenmiyor. Bu bölgeyi keşfetmek istiyorsan Ada’daki çok az sayıda olan özel dalış merkezlerinden birini tercih edebilirsin. Gökçeada’nın sualtı zenginliğini de görmeden dönmemiş olursun. Profesyonel dalışlar için izin alınması ve belirli prosedürlerin yerine getirilmesi gerekiyor. İlk defa dalacak olanların discovery yani keşif dalışını tercih etmesi öneriliyor. Ayrıca bröve almak için de kurslar mevcut. Bölgeye karadan en kolay ulaşılan nokta Yıldız Koy. Burada akvaryum gibi sularda yüzebilir, şnorkelle denizaltını inceleyebilir, tekneyle gezintiye çıkabilirsin. Tekneyle veya karadan ulaşabileceğin Mavi Koy ise keşif dalışı ve serbest dalış için uygun.

SU KAYNAKLARI KENDİNE YETEN ADA
Gökçeada içme suyu bakımından kendine yeterli potansiyele sahip nadir yerlerden. Tatlı su kaynaklarının çokluğu bakımından adalar arasında Ege Denizi’nde birinci, dünyada ise dördüncü sırada. Ada’da 4 gölet ve 1 baraj gölü bulunuyor. Zeytinliköy Barajı adanın içme ve kullanma su ihtiyacını büyük ölçüde karşıladığı için göletlerden sadece tarım amaçlı sulama için yararlanılıyor. Ada’nın volkanik yapısı, yeraltı suları açısından zengin olmasını sağlıyor. Gökçeada’da dolaşırken yollar üzerinde memba suyu akan çok sayıda çeşmeye rastlayacaksın. Özellikle karavanla gezenler için Ada’nın hemen her yerinde bulunan çeşmeler büyük nimet.
Gökçeada’nın anakaradan uzak olması, doğasının insan baskısıyla bozulmasını engellemiş. Organik tarım konusunda da uygulamalar yapılan Ada’da, organik süt ürünleri, organik bal, organik zeytinyağı üretimi yapan işletmeler mevcut. Özellikle Ada’nın hangi noktasına gidersen git karşılaşacağın zeytin ağaçları adanın en önemli değeri. Zeytincilik, Gökçeada’da kökeni çok eskiye dayanan bir uğraş. 300-400 senelik zeytin ağaçları görmek mümkün. Ada’daki 30 bin dönüm tarım arazisinin 7150 dönümü zeytinlikten oluşuyor.
Ada’da yoğun olarak keçi ve koyun yetiştiriciliği yapılıyor. Ama diğer yerlerden farklı olarak hayvanlar, çobansız ve özgür bir şekilde otluyor. Doğada buldukları kekikle, yabani otlarla besleniyorlar. Arabayla gittiğin ıssız koylarda, engebeli patika yollarda bile sana doğru bakan bir keçi ya da oğlak göreceksin. Bu hayvanlardan çok lezzetli kırmızı et elde ediliyor. Pek çok restoran oğlak tandır konusunda iddialı.
MARMAROS ŞELALESİ
Gökçeada’da ziyaret edilmesi gereken diğer bir yer Marmaros Şelalesi. Yemyeşil çamlar içerisinde, 40 metre yükseklikten akarak muhteşem bir görüntü sergiliyor. Yeşil ağaçlar ile kaplı patika bir yoldan, dere yatağından yürüyerek ulaşılan şelale yolu Gökçeada’ya gelenlerin kesinlikle uğraması gereken bir doğa harikası.
Marmaros Şelalesi için Dereköy`ün Uğurlu istikametindeki çıkışından sağa ayrılan yoldan gitmen gerekiyor. Asfalt yolda yaklaşık 7 kilometre gittikten sonra aracı burada bırakman gerekiyor. Çünkü şelaleye kadar araçla gidilmesi mümkün değil. Yol bitince yaklaşık 1 kilometre patikadan yürünüyor. Şelalenin suları yazın azalma gösteriyor. Ayrıca yazın yangın çıkma ihtimalinden dolayı ziyarete kapalı olabilir. Gitmeden önce bilgi almanda fayda var.
TUZ GÖLÜ
Ada’nın güneydoğusunda meşhur Kefalos Plajı’nın arkasında sadece deniz suyuyla oluşmuş, derinliği ortalama 1 metre, eni 1 kilometre olan bir göl bulunuyor. Yazın kuruyan gölde sadece ince bir tabaka halinde tuz kalıyor. Bu da çok ilginç bir görüntünün oluşmasına sebep oluyor. Bir zamanlar Ada halkının tuz ihtiyacını karşılayan gölden, şimdi sadece kuşlar faydalanıyor. Gölde bitkilerin çürümesiyle oluşan siyah çamur, bazı hastalıklara iyi geldiği düşünülerek vücuda sürülüyor. Tuz Gölü, su kuşları açısından barınak ve beslenme özelliği taşıyor. Burada göç dönemlerinde flamingo, angıt, suna, ördek türleri, yağmurcun türleri, kumkuşu türleri ve martı türlerine rastlanıyor. Bazıları dünyada koruma altına alınmış olan bu kuş türlerinin Gökçeada’yı seçmesi, adanın bozulmamışlığını gösteren bir diğer kanıt!
Flamingolar, Gökçeada’nın sadık ziyaretçileri. Hayvan türlerinin az olduğu ve sıra dışı doğa koşullarının bulunduğu yerleri seçen bu kuşlar, tuzlu ve sodalı sığ sularda yaşıyorlar. Gökçeada’daki Tuz Gölü tüm bu ihtiyaçlarını karşılayacak özelliklere sahip. Flamingolar göç yolları üzerinde olan Ada’ya her sene ilkbahar ve sonbahar aylarında uğruyorlar. Doğa fotoğrafçılığıyla ilgiliysen bu dönemleri kaçırmamalısın.
ADA’NIN TARİHİNE IŞIK TUTAN RUM KÖYLERİ
Gökçeada eski adıyla İmroz, Rum halkının yüzyıllardır yaşam sürdüğü bir ada. Gökçeada’da 1960 yılında 5487 Rum, 289 Türk yaşarken, giderek artan göçlerle günümüzde yaz-kış yaşayan Rum nüfusu 300’e kadar düşmüş. Bademli, Zeytinli, Tepeköy ve Dereköy, kentsel sit alanı ilan edilerek koruma altına alınan Rum köyleri. Bu köylerde nüfusun çoğunluğunu Rumlar oluşturuyor. Sadece Kaleköy, koruma kapsamı altına alınmamış ve diğerlerinden farklı olarak günümüzde hiç Rum nüfusunun olmadığı tek köy burası. Adanın en eski yerleşim yerleri olan Rum köyleri, mimari dokusuyla gerçekten etkileyici mekânlar. Ara sokaklarında dolaşırken yüzyıllar öncesinden kalan arnavut kaldırımlı yolları, evleri, kiliseleri görmek zamanda ışınlanmış gibi hissettiriyor.
Köyler, zamanında korsan saldırılarından korunmak için yüksek tepelere ve denizden uzak bölgelere kurulmuş. O yüzden deniz kıyısında yerleşim bulunmuyor. Tek istisna Kaleköy’ün aşağısındaki limanda sıralı olan az sayıdaki ev. Restore edilen ve yazlık ev olarak düzenlenen evlerin sayısı her geçen gün artıyor. Her köyün ibadete açık bir kilisesi bulunuyor. Hepsinde eski yapıların restorasyonu ile oluşturulmuş restoran, kafe ve konaklama tesisleri bulunuyor. Köylerin ara sokaklarında dolaşırken fotoğraflamaya değer pek çok ayrıntı görecek ve çok hoş kareler yakalayacaksın.
ADA’YA ULAŞIM FERİBOT İLE
Türkiye’nin en büyük adası Gökçeada, 289.5 kilometrekare yüzölçümüne ve 95 kilometre kıyı şeridi uzunluğuna sahip. Çanakkale Boğazı’nın kuzeybatısında yer alan Gökçeada’nın kuzeyinde Semadirek Adası, doğusunda Gelibolu Yarımadası, güneybatısında Limni Adası ve güneyinde Bozcaada bulunuyor.
Gökçeada’ya ulaşım Kabatepe Limanı’ndan kalkan arabalı feribotlar ile sadece deniz yoluyla sağlanıyor. Gestaş tarafından düzenlenen deniz ulaşımında, 2 arabalı feribot kullanılıyor. Gestaş’ın 2008 yılında aldığı ro-ro tipi yeni arabalı feribot sayesinde Gökçeada’ya ulaşım eskiye oranla artık çok daha hızlı yapılıyor. Yolculuk, yeni feribot ile 1 saat 15, eskisiyle 1 saat 45 dakika sürüyor. Yaz sezonu boyunca arabayla adaya geçmek isteyenler feribot için online rezervasyon yaptırırsa yerlerini garanti etmiş olurlar. Feribotun kapasitesi dolarsa, gemiye alınmama ihtimali var.
Feribottan inildiğinde varılan Kuzu Limanı bir yerleşim yeri değil. İlk yerleşim yeri 7 kilometre uzaklıktaki ada merkezi ve deniz kenarında değil. Gökçeada’da bir havaalanı bulunuyor, ama uçak seferleri uzun süredir yapılmıyor. Ada’ya en yakın aktif olarak kullanılan havaalanı Çanakkale’de.
Her türlü doğa sporu için son derece elverişli olan Gökçeada, bozulmamış tabiatı, sakin akan yaşamı ile unutulmaz bir tatil vaat ediyor. Tertemiz plajları, zeytin ağaçlarıyla kaplı uçsuz bucaksız arazileri ve otantik Rum köyleriyle Türkiye’nin keşfedilmesi gereken en özel rotalarından biri. “Ege sularında spor ve doğa ile iç içe unutulmaz bir tatil deneyimi yaşadım” demek istiyorsan Gökçeada’yı ziyaret etmelisin. Bu maceranda sana eşlik edebilecek outdoor kıyafet ve ekipmanları The Moose Bay’in kaliteli ve geniş ürün yelpazesinden seçebilirsin.