DOĞAYI DERİNLEMESİNE GÖRMEK

Sonbahar, doğanın en sessiz ama en etkileyici hikâyelerini anlattığı mevsim. Yaprakların rengi değişir, gökyüzü yumuşar, gün doğumları ve batımları altın tonlarına bürünür. İşte bu dönüşüm fotoğraf karelerine büyülü bir şekilde yansıdığı gibi, zihne de iyi geliyor. Mindfulness serimize, görmekle bakmak arasındaki farkı daha iyi anlamamızı sağlayacak mindful fotoğrafçılık konusu ile devam ediyoruz. Özellikle doğanın türlü türlü ayrıntılarını, muazzam renk geçişlerini yakalamak için sonbaharda, açık havada geçireceğin vakitler, hem zihninin tazelenmesine hem de ruhuna iyi gelecek.

GÖRMEKLE BAKMAK ARASINDAKİ FARK

Günlük hayatta çoğu zaman etrafımıza bakarız ama nadiren gerçekten görürüz. Oysa bir fotoğrafçı, özellikle doğada, ışığı, hareketi, rüzgârın yaprakla kurduğu diyaloğu, bulutların güneşle dansını fark eder. Mindful fotoğrafçılık, bu gözlem sürecini bir tür farkındalık meditasyonuna dönüştürür. Fotoğraf çekerken “nasıl daha güzel görünür?” sorusunu değil, “bu sahne bana ne hissettiriyor?” sorusunu sormak, anda kalmanın en basit yoludur.

Fotoğraf makineni ya da telefonunu eline almadan önce birkaç dakika dur. Derin bir nefes al, havanın kokusunu hisset. Kuş seslerini, uzaktaki rüzgârın uğultusunu dinle. Bu kısa farkındalık anı, gözlemleyen bir zihinden, deneyimleyen bir zihne dönüşmeni sağlar. Kamerayı bir noktaya odakladığında artık sadece bir kare değil, bir ruh hâlini yakalamaya hazırsındır.

Her kare bir hikâyedir. Ancak o hikâye, yalnızca sen gerçekten oradaysan anlam kazanır. Işığın bir yaprağın üzerindeki dansını, sisin ormana düşüşünü izlerken fotoğrafı çekmek yerine yaşamak mümkündür. Kendine şu soruyu sorabilirsin: “Bu anı kaydetmek mi istiyorum, yoksa bu anı hissetmek mi?” Cevabın ikisi de olduğunda, mindfulness maceran zaten başlamış demektir.

IŞIK, RENK VE DOKU

Kehribar, altın veya bakır tonları gibi sonbaharın tüm renkleri yalnızca göze değil, zihne de iyi gelir. Günün farklı saatlerinde ışığın değişimini fark etmek, fotoğrafçılığın en doğal farkındalık egzersizlerinden biridir. Sabahın yumuşak ışığında bir yaprağın damarlarını izlemek bile zihni sakinleştirir. Bir başka mindful uygulama da tek bir detaya odaklanmaktır. Örneğin, göl yüzeyindeki yansıma ya da toprağın üzerindeki izler. Bunları fark etmek, doğayla görsel bir diyaloğa dönüşür.

KÜÇÜK BİR EGZERSİZ: GÖZLEMDEN KADRAJA

Fotoğraf makinesini eline aldığın anda zihnin genellikle “nasıl daha iyi çekerim?” diye düşünmeye başlar. Oysa mindful fotoğrafçılığın amacı kusursuz kareyi değil, anı fark etmeyi öğrenmektir. Şimdi sana doğada geçirdiğin zamanı yavaşlatmak, gözünle gördüğünle kalbinin hissettiği arasında bir köprü kurmak için bir egzersiz öneriyoruz. Çekim öncesinde kısa bir gözlem molası vermek, dikkati dağıtan düşünceleri susturur; çevrendeki renkleri, ışığı, dokuyu ve sesi yeniden fark etmeni sağlar. Böylece fotoğraf yalnızca bir kare değil, anda kalmanın bir yansıması haline gelir.

  1. Beş dakika boyunca bulunduğun ortamda hiçbir şey çekmeden sadece gözlem yap.
  2. Işık nereden geliyor, hangi renkler öne çıkıyor, hangi sesler dikkat çekiyor?
  3. Ardından bir kare seç ve çek.
  4. Fotoğrafı incelediğinde sadece “görseli” değil, anı da hatırla.

SONBAHARDA MINDFUL FOTOĞRAFÇILIK İÇİN TÜRKİYE’DEN ÖNERİLER

  • Yedigöller Milli Parkı (Bolu): Sabah sisinin göllerin üzerinde dans ettiği saatlerde, doğanın yavaş temposunu iliklerine kadar hissedersin.
  • Kaz Dağları (Balıkesir): Işık oyunları, su sesi ve derin orman yürüyüşleriyle fotoğraf çekerken meditasyon yapmak gibidir.
  • Kapadokya (Nevşehir): Gün doğumunda sıcak hava balonlarıyla birlikte manzaranın renk geçişleri, görsel bir şölene dönüşür.
  • Çıldır Gölü kıyıları (Kars): Sessizlik, minimal renkler ve yansımanın huzuru… Fotoğrafla birlikte derin bir dinginlik sunar.
  • Kaçkar Dağları (Rize): Sisle bulutun dans ettiği, ışığın dakikalar içinde değiştiği bu coğrafyada gözlem yapmak bile başlı başına bir meditasyondur.

Mindful fotoğrafçılık yalnızca görüntü toplamaktan ibaret değil. Her kare, fark ettiğin bir ayrıntıyı, rüzgârın izini, doğanın kusursuz dokusunu  ya da kendi içsel dinginliğini yansıtır. Sonbahar, tam da bu derin farkındalıkla doğanın bize bakmak yerine görmeyi öğrettiği mevsimdir. Sen de ruhuna ve bedenine iyi gelecek fotoğraf gezilerine çıkarken ihtiyacın olan kıyafet ve ekipmanları The Moose Bay üzerinden edinebilirsin.

Doğa severlere doğaya çıkış yolu açmak ve buradan aldığı ilhamla stil önerileri, ipuçları ve çok daha fazlası ile
 The Moose Blog
 şimdi sizlerle

Bizi Takip Edin